“Başımı göğsüne koyup yüreğimi dinlerdim
Sessiz türkülerdi duyduklarım öfke yüklü ama sevecen
Sen uyurken yüzüne dalardım
Soluğun denizlerin ötesine taşırdı sevgini
Ateşler yakıyordum kanımda
Gülüşün toprağa düşen ince yağmur
İçice ölüm ve yaşam var olunca başlamış
Yabancı bir güldürü gibi gelirdi ölüm bana
Geldiği an oyuvermiş yüreğimi
Yıldızlı gecelerde amansız ağlarım...
Bozkırlara hızla inen karanlık
Satır satır tırmanır doruklara
Yükseklik pençe vurur kartallar adına
Ve kanar doğuda ufuklar ay büyürken...
Gülüşünün söndüğü saat
Yitik sesini yakalıyorum dudaklarımda
Güneş yangını bir damla kan düşüyor gökyüzüne...
Oğlum ak gerçeğim benim
Merhaba diyorum yeniden sana
Güneşin kanı damlıyor çınarların dallarından
Ve yeniden bahar kokuyor toprak
Merhaba kardaşım oğul
Merhaba”
VECİHİ TİMUROĞLU