O Yıllardan
O YILLAR Bugün yine köyümdeyim, dışarda hava iyice kapanmıştı, ne ay gözüküyordu nede yıldızlar. Aralıksız şimşek çakıyor gök gürlüyordu. Gökyüzü patladı patlayacak. Ağaçların güçlü bir şekilde çıkardığı hışırtılardan şiddetli bir fırtınanın da olduğu odaya kadar duyuluyordu. Havanın bu görüntüsü de, ilkbaharın yaza evrildiğini gösteriyordu. Çünkü yalnız ilkbahar yağmurları böyle fırtınalı ve korkutucu olurdu. Bu köy kurulalı, ilkbahar yağmurlarından oluşan sel suları çok canlar almıştı. O nedenle, bu gibi durumlarda aciliyet olmadıkça gece yolculuğuna çıkılmazdı. Bende hava böyle yağmaya devam ettiği sürece yola koyulamazdım. Yaya gideceğim yolum epey uzundu ve çoğunluğunu da ormandan yürümem gerekli idi. Ama böyle havalarda ormandan yürümek pek akıllı işi sayılmazdı. Kaş yapacağız derken göz çıkarmış olurduk. Başkada çıkar yolda yoktu. Görev her şeyden önde gelirdi.Dışarıda ki karanlık ve yağışlı gecenin ağırlığından odamın içini de bir sessizlik kaplamıştı. Yaşama dair ne varsa bir filim şeridi gibi gözümün önünden geçiyor, düşüncelerimi hayal âlemine götürüyordu. Ani bir gök gürültüsü ile kendime geliyor ve gideceğim yere geç kalıp zamanında varamama düşüncesi sarıyordu benliğimi. Bütün bu olumsuzluklara rağmen gideceğim yere zamanında varmalıydım. Çünkü randevular dakik olmalıydı ve verilen günde ve saatte orada olmalıydım.Bir yanda da uzun bir yol yorgunluğum vardı. Bu yorgunluk ile odamın karanlığında uymuş kalmıştım. Çünkü uzun bir yol yürüyüp gelmiştim. Üzerimde bu uzun yolun yorgunluğu da vardı. Bu nedenle babam ve annem ile de çok sohbet etmeden sızmıştım. Uzun bir aradan sonra rahat bir uykuya dalmıştım, bu rahatlığın verdiği uykumda hatırlamakta güçlük çektiğim çokça da rüya görmüştü m. Bu rüyalarımın arasında çokça da kâbus vardı. Belki de gelirken atlatmış olduğum tehlikeler rüyamda kâbus olarak görünmüştü. Uyanıp da kendime geldiğimde epey geç olmuştu. Dışarda gecenin aksine sakin ve bol güneşli bir hava vardı. Babamlar çoktan kalkmış kahvaltılarını yapmışlardı. İlkbahar mevsimi ile köyde işlerde başlamıştı. Büyük küçük, olanlardan bir haber bağına bahçesine çalışmaya gidiyordu. Dışarda ki yakıcı güneş ve sokakta ki gürültü ile uyandım ve anneme ve babama günaydın dedim.Annem kahvaltımı getirdi. Uzun aradan sonra iyi bir kahvaltı yaptım. Babam ve annem ile vedalaştım, çantamı sırtıma aldım yoluma koyuldum, ormanlık alanda gözlerden kayboldum.
Komünist Ozan Dursunoğlu Ali
20.07.1980- Beylice Köyü
Yorumlar -
Yorum Yaz