• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/
  • https://twitter.com/
Site Haritası
Takvim

Halk Edebiyatı

GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE; HALK EDEBİYATINDA DEVRİMCİ BAŞKALDIRILAR VE ÇIKIŞLAR:

HALK EDEBİYATI

 

Halk edebiyatı okumamış halk toplulukları arasından çıkan sanatçıların, İslamlıktan önceki Türk edebiyatının geleneklerine bağlı kalarak oluşturdukları bir edebiyattır. Halk edebiyatının başlıca ürünleri, şiir, atasözü, halk öyküsü ve masalları, karagöz ve orta oyunlarıdır. Halk edebiyatı iki bölümde incelenir. Nazım biçimi ( şiir, türkü, mani, vs.)Nesir biçimi ( halk ağzında yaşayan öykü ve masallar oluşturur.)

 HALK EDEBİYATINDA HALK ŞİİRİ

 Halk şiirini tanımlamak için, önce halkın ne olduğunu tanımlamak lazım. Halk, yöneticilere göre bir ülkedeki yurttaşların tümüne dense de gerçeği aydınların dışında kalan topluluktur. Halkşiiri de, bu halkın, yaşantılarını, düşüncelerini, duygularını, hayallerini, acılarını, sevinçlerini, korkularını ve sorunlarını belirli ölçülerle ve kalıplar içinde yeni koşuk şeklinde söylenmesidir. Bu koşuklar, adları bilinen yada bilinmeyen veya adları asırlar sonra unutulan bir takım şairler tarafından söylenegelir. Halk şiiri kökeninde sözlü bir edebiyat türüdür. Ezberlenip çalınıp söylenir, kulaktan kulağa dolaşır, kuşaktan kuşağa ulaşır. Ama sözlüsü dışında yazılı ürünlerde eksik değildir. Yazılı olanları da sözlüleri gibi halk şiirinden saymak doğru olanıdır. Çünkü halk şiiri kalıplarıyla güçlü ürünler verip de saz çalamayan çok sayıda ozanımız vardır. Türk halk şiirinin uzun bir geçmişi vardır. Onu geçirdiği evrimlerle tanımak, geçmişini tanımayı gerektirir. Yüz yıllar süren bu geçmiş, üç büyük dönemde incelenir.

a) İslamlık öncesi halk şiiri

b) İslamlık dönemi halk şiiri

c) İslam dan sonra halk şiiri

Bu dönemde ki halk şiiri de kendi arasında iki farklı döneme ayrılır.

2Osmanlılar da halk şiiri (Osmanlıda ki halk şiiri, İslamlık öncesi halk şiirinin bir halkasıdır ve bu dönemde saray şiiri, yani egemen güçlerin şiiri ağırlık kazanmaktadır.) Cumhuriyet Türkiye’sinde halk şiiri.

HALK ŞİİRİ KAVRAMI

Halk şiiri denilince akla iki ürün gelir. Bir kişi tarafından söylenip, sonradan üreticisi asimilasyona uğrayan, yada yiten eserlerin zamanla toplumun bir kesimi yada çoğunluğu tarafından söylenerek günümüze kadar gelen, türküler, maniler, destanlar ve ağıtlardır. Bunlara anonim eser denir. Kişisel ve de dönemini daha iyi yansıtan eserlerdir. (Söyleneni veya yazanı belli olan eserler.)

 OSMANLI DA HALK ŞİİRİ

 Osmanlı döneminde pek fasla halk şairi yetişmemiştir, fakat ön plana çıkmalarıyla en fazla adından, Pir Sultan, Köroğlu, Dadaloğlu ve Karacaoğlan söz ettire bilmiştir. İçlerinde, Pir Sultan ile Köroğlu daha öne çıkmaktadır. Karacaoğlan, döneminin baskıcı ve zalimane tutumları içerisinde halkın sorunlarına eğilmeyip, hep kendi sevdalarını yazıp söylemiştir.( Bu tip ozan cumhuriyet döneminde de haddinden fazla ortaya çıkmıştır.) Pir Sultan ile Köroğlu, Osmanlının baskısına, zalimane yönetimine karşı dirençleriyle, Cumhuriyet dönemine ışık tutup, bazı halk şairlerine de önder olmuşlardır. ( Hatta Pir Sultan ile Şeyh Bedrettin devrimciler içinde bile simge haline gelmişlerdir.)Pir Sultan ipe gitme pahasına da olsa Osmanlının uşağı Sivas valisine boyun bükmeyip sazıyla sözüyle direnip ipe gitmiştir. Köroğlu ise, yine kaltak Osmanlının, Bolu beyine karşı gösterdiği tutumuyla ezilenin, yoksulun yanında olduğunu göstermiştir. Osmanlıyla barışmamış günlerini hep sürgünde geçirmiştir.  Bu tutumda Osmanlı zorbalarını kızdırıp çileden çıkarmıştır. Halk şiirinde başkaldırışta onların önderliğinde günümüze kadar gelmiş oldu.

 CUMHURİYET DÖNEMİ HALK ŞİİRİ

 Halk şiiri 17. ve 20. yy. ar da divan şiirinin etkisinde kaldıysa da gelişmeyi başarmış ve de seçkin şairler yetiştirmiştir. Bu başarılı gelişme 19.yy. yarılarında yavaşlamıştır. 19. yy. son 3 çeyreğinde ve 20.yy. ilk çeyreğinde, Osmanlı imparatorluğunun gerileyişine ayak uydurarak halk şiiri de zayıflama noktasına gelmiştir. Kurtuluş savaşından sonra, Cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte toplumdaki değişmeler, Osmanlı saraylarıyla beraber divan şiirini de kaldırmıştır. Bu değişimi gören kimi aydın ve yazarlar, halk şirininde ortadan kalkacağını söylediler, ama yanıldılar. Gerçi halk şiirinde, Cumhuriyet döneminde bazı değişmeler oldu. Buna paralel olarak da halk şiirinin doğmasına etken olan halk var oldukça, halk şiiri de varlığını sürdürdü, günümüze kadar geldi. (Bazı aydın ve yazarlar, Aşık Veysel öldüğünde aynı sözleri sarf etmişlerdi, Veysel'in halk şiirinin son halkası olduğunu ve ölümüyle halk şiirinin de öldüğünü yazmışlardı. Ama onlarda yanılmıştı. Onlarda halk şiirinin yaşadığını, Veysel'in sadece bir halkası olabileceğini, Aşık İhsanı'nın ozan dolu Anadolu yapıtı, onun peşinden Süleyman Yağız’ın yürü bire Hızır paşa yapıtı göstermişti.) Bu günden sonrada var olacaktır. Çünkü halk var olduğu sürece halk şiiri de yaşayacaktır. Bu dönemlerde CHP halk şiirine ve onun yaratıcısı ozanlara ilgi gösterdi ve sahip çıktı.1931 de Sivas halk şairlerini koruma derneğini kurdurdu. Yine aynı yılda Ahmet Kütsü Tecer tarafından, Sivas halk şairleri bayramı düzenlendi. Bu yılda hükümet, özellikle, Aşık Veysel, Ali İzzet Özkan, Cevlani, Emiri, Müdami, Talibi gibi halk şairlerine daha fazla ilgi gösterip himayesi altına almıştır. Bu isimleri koruyup kollarken, devleti ve yönetenleri eleştiren ozanları da zulüm altında inletmiştir. Burada ki adam kayırma, yada himaye altına alma, ezilen, horlanan ve doğruları söyledikleri için devlet tarafından işkenceye uğrayan ozanlarda da bir uyanış, bir baş kaldırma ortaya çıktı. Osmanlıda olduğu gibi.

 HALK ŞİİRİNDE BAŞKALDIRI

 Osmanlı döneminde başkaldırı ve başkaldırıya katkı koyanlar. Cumhuriyet döneminde halk şiirinde başkaldırı ve başkaldırıya katkı koyanlar.

 OSMANLI DÖNEMİNDE HALK ŞİİRİNDE BAŞKALDIRI

 Osmanlı dönemin de belli bir kısmın, saray halkı ve saraya yakın olanların rahat ve huzur içinde yaşarken, diğer kesim olan, yani saraya uzak ve tepki duyan halk baskı ve zulüm altında yaşıyordu, fakat kimse kafasını kaldırıp sorgulayamıyordu. Bu sessizliğe halk ozanları da dahildi. Ama belli aralıklarla zayıfta olsa şiirleriyle eleştiriye katılsalar da, hiçbir zaman dozajını aşamamıştır., ta ki Pir Sultan’ın anlamlı bir şekilde baş kaldırışına kadar. Böyle ılımlı eleştiriler Osmanlı döneminden önce 13. yy da yaşayan kimi halk şairleri tarafından yapılmıştır. Ama burada ki hedef, düzenden çok tanrıya karşı olmuştur. Bunun başında da Yunus Emre gelmektedir. Fakat bu eleştiriler ileri boyutlara taşınamamıştır. Fakat, Osmanlı döneminde zulmün ve haksızlığın hat safhaya ulaştığı 16.yy da bu gidişattan ve feodal düzenden rahatsız olan Banaz’lı Pir Sultan (Koca Haydar) sazıyla sözüyle çevresini etkilemeyi başarmış, Osmanlı’ya vergi verdirmemiş, asker gönderttirmemiş. Kısacası Banaz dan Pir Sultan önderliğinde bir ses yükselir olmuş. Halkın ağzında her saniye her saat söylenen deyişler, kocaman Osmanlıyı sallar olmuş yerinden, ileri gelenlerini

4düşündürür olmuş derinden. Ürkütür olmuş Osmanlının kolluk güçleri olan esaslarını. Bu korku süregelmiş Sivas valisi onu ipe çekene kadar. Bu ayaklanma Sivas yöresinde büyük yankı yapmış, Pir Sultan üzerine hikâyeler söylenmiş, deyişleri o asıldıktan sonra dillerden düşmemiş günümüze kadar gelmiştir. Deyişlerinin çoğunluğu günümüzde devrimci mücadele içinde marş olmuştur. Osmanlı döneminde ikinci büyük başkaldırı yine 16. yy ikinci yarılarında, halk şairi ve halk kahramanı Köroğlu ( Ruşen Ali) tarafından gerçekleşir. Bu başkaldırışta, zalim Bolu beyinin, Ruşen Ali’nin babası seyis Yusuf’un gözlerine mil çektirmesiyle başlar. Babasının kör olarak evlerine dönmesine tepki olarak, Ruşen Ali, o günden sonra Köroğlu adıyla dağlara çıkar, Çamlı beli kendine mesken seçer. Zaman zaman sazını Osmanlıya karşı bir silah olarak kullanır. Eğer kendiler de erlik var ise Gelsin dövüşelim Bolu beyleri Kanından susayıp candan geçerse Gelsin dövüşelim Bolu beyleri. Dizeleriyle başlayan şiirinde de görüldüğü gibi, sazıyla sözüyle ve yüreğiyle bir kavganın içinde olduğunu gösteriyor. Köroğlu bununla da kalmaz, zaman zaman da Bolu beyinin askerleriyle cenge girer, onlara kılıç sallar, kalkan tutar, ta ki tüfek icat olup mertlik bozulana kadar. Düşman geldi tabur tabur dizildi Alnımıza kara yazı yazıldı Tüfek icat oldu mertlik bozuldu Eğri kılıç kında paslanmalıdır. Dizeleriyle de, Osmanlıda mertliğin olmadığını göstermiştir. Köroğlu’nun şiirlerinde kavga vardır, mücadele vardır. Çünkü o, hep ezene karşı ezilenlerin hakkını savunmuş, varsıllardan almış yoksullara vermiştir, beylere başkaldırmış, karşılarına dikilmiştir.

 CUMHURİYET DÖNEMİNDE HALK ŞİİRİNDE BAŞ KALDIRI

 Cumhuriyet döneminde ki halk şiirine baktığımızda, eleştirel başkaldırının yoğunlaştığı dönem 1960’ların sonlarına rastlar. Bu dönemde de başkaldırı şiirinin öncülüğünü Aşık İhsanı ve Aşık Mahsuni yapmaktadır. Bu akımın gelişmesinin önünü kesmek için devlet tarafından Konya aşıklar bayramı düzenlenmiştir. Buraya gerici ozanların büyük ilgi gösterdiği görülür ve bu gün dahi devam etmektedir. Fakat  bu girişim İhsanı ve arkadaşlarını yıldırmaz. Her türlü baskı ve zorluğa karşı Dev-Oz’ u (Devrimci ozanlar derneği) kurup, buraya devrimci, ilerici ve yurt sever ozanları örgütleyip, Konya aşıklar bayramına bayrak açarlar. Bir müddet sonra bu yapı içinden yiğit ozanlar çıkmaya başlar. Nesimi Çimen, Hüseyin Kaçıran, Şah Turna, Zamanı, Emekçi, vb. isimler.1960’ların sonlarına doğru, aydınlar arasındaki sosyalist düşünce, aşağılara doğru inmesiyle, halk ozanlarının da önünde yepyeni bir dönem açılmış oldu.  Aslında bu düşünceler bölük pürçükte olsa çoğu halk ozanının kafasında yer alıyordu. Bu uyuşum

5nedeniyle, 1960’lardan başlayarak alevi-Bektaşi ozanlarının kırsal kesimden koparak gelip kentlerin kıyılarına yerleşmiş ozanların şiirlerinde sosyalist düşünce yavaşta olsa işlenmeye başlandı. Tanrı aşkının yerini, işçi sınıfının aşkı aldı. Çoğu ozanların düşüncelerinden sevda şiirleri bir anda silinir oldu. Bu dönemde ozanların belli bir bölümü sazını düzene karşı silah olarak kullandı. Hücrede zincir sesleri Kokar mahkum nefesleri olmaz insan kafesleri Kırdık, daha kıracağız. Dizelerinde, Zamanı’ nin zulmedene karşı bir duruşu ve başkaldırışının ve haykırışının yankıları vardır. Gerek 12 Mart, gerekse 12 Eylül müdahaleleri bütün ilerici güçleri budarken yanı sırada bu ilerici halk ozanlarını da budadı. Çoğunluğu diline kilit vururken, içlerinden bir kaçı yine o eski çizgisinden şaşmadan, aynı yürekliliği göstermeyi başarmıştır. İlerici ozanlar o sıkı dönemde bile devlet desteğini reddedip Konya aşıklar bayramına katılmadılar. Ama 1975 ten sonra belirli sol fraksiyonların içinde yer aldılar. Halk ozanlarının düzenin ve baskıcı sistemin karşısında olmaları büyük etki olmuş yönetenleri kaygıya düşürmüştür. Çoğu halk ozanının işçi sınıfının bilinci etrafında birleşmesi, onların şiirlerini geliştirip dinamik yapıya kavuşturduysa da, yanı sırada belirli kısıtlamalara maruz kalmışlardır. Bu ilerici ozanlar, bu dönemler içinde TİP de ve MDD akımları içinde yer aldılar. Fakat 12 Eylül darbesi ilerici ozanları direkt olarak susturdu. Bu ozanların bir bölümünü demir parmaklıklara kapatırken. Bir bölümü de çareyi dışarı gitmekte buldu. Çünkü buna mecbur bırakıldılar. Yazımın bu bölümünü 16 Mayıs 2002’de yitirdiğimiz büyük ozanımız Mahsuni Şerif’in bir dörtlüğü ile noktalıyorum. Kimler yazdı bu yazıyı yazanı Gönlüm arz etmiyor böyle düzeni Dövülür mü memleketin ozanı? Kolum nerden aldın sen bu zinciri?

 Komünist Ozan

 KAYNAKÇA

 Asım Bezirci  / Türk halk şiiri 2cilt /Say yay. 1993Rıza Zelyut   / Halk şiirinde başkaldırı /sosyal yay. 1989M. Sunullah Arısoy / Türk halk şiiri antolojisi / bilgi yay. 1985Ümit Kaftancıoğlu  / Köroğlu ve kolları / Büyük yayın dağıtım 1974Cahit Öztelli  / Köroğlu-Dadaloğlu –Kuloğlu / özgür yayın dağıtım 1984Rıza Zelyut  /  Halk Şiirinde gerçekçilik  / Ayko yay. 1982

 NOT

Pir Sultan; 16.yy da yaşamıştır. (1590 yılında astırılmıştır) Köroğlu; 16. ve 17. yy yaşamıştır.Dadloğlu; 19. yy ( 1785 –1868 yıllarında yaşadığı kabul ediliyor.)Karacaoğlan;  16.yy sonları ile 17. yy başları arasında


Yorumlar - Yorum Yaz
KİTAP SATIŞ
Üyelik Girişi
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi4
Bugün Toplam49
Toplam Ziyaret154749