BÖYLE Mİ OLACAKTI
Bu kadar erken gitmeni anlayamadım
Bu kadar çok yapacağımız iş var iken
Hani yeşili kırmızıya boyayacaktık
Sen çok severdin kırmızıyı
Bilirim yeşilide severdin
Kahrederdin kendini bir ağaç kesildiğinde.
Gülü de çok severdin
Ama kırmızı gülü
Onun için, kırmızı güller ile bezetmiştin bahçeyi.
Kırmızıyı sevdiğinden mi?
Bilmiyorum .
Bildiğim tek şey kırmızı gülü sevmendi.
Peki, kim koparacak o gülleri
Kopartıpta kim verecek Suphi’ye.
Acelen ne idi bilmiyorum!
Her zaman ki gibi yine habersiz gittin
Sessiz sedasız Bursa’ya gittiğin gibi
Bir ay hiç haber etmedin
Ama, biz seni geleceksin diye bekledik
Sessizce
Fıkralarını anlatarak
Hep senden konuşarak.
Nedense bu sefer gelmedin
Anlatmadın bana o iyi doktoru
Ayak tabanları çatlamış o yobaz adamdan bahsetmedin.
Bu ne şimdi?
Bu nasıl bir oyun!
Sessizce geldin ve sonsuzluğa uğurlandın
Bizleri boynu bükük bırakıp
Yalnız bizleri mi?
Bahçedeki kırmızı gülleri de
Onlarda boynunu büktü
Onlarda ağlıyordu.
Ama sessizce
Gözyaşları benim gibi içlerine akıyordu.
Ne diyeyim şimdi?
Nasıl anlatayım Suphi’ye
Onuda mı düşünmedin?
Anlatamıyorum.
Boğazım düğüm düğüm oluyor
Yüzüne bakamıyorum
Gözlerim doluyor
Ve, nitekim oda anlıyor
Bizleri bıraktığını
Yüreğimizi yaktığını.
08.12.2015
Dursunoğlu Ali