• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/
  • https://twitter.com/
Site Haritası
Takvim

Ozan garip - Komünist Ozan

OZAN GARİP (Cihangiray Şumnu )
 
Asıl adı Cihangiray Şumnu olan Ozan Garip bir Bulgaristan göçmeni idi fakat 1959 yılında
Amasya Suluova da doğdu. Öğrenimini orada sürdürmüş Şeker fabrikasına işçi olarak başlamış bir yandan da Açık öğretim işletme okumaya devam etmiş, bu arada Kırşehir şeker fabrikasına atanmış. İşletmeyi bitirdikten sonra Kırşehir şeker fabrikasında hesap uzmanı olmuş. Ama bizim Ozan Garip de değişen bir şey olmamış, o yine işçi ve emekçi dostu.
Onların derdini çilesini dizelere döken halk ozanımızdır.
 
Dedesi 1897 de Balkan- Rus harbinde Bulgaristan’ın Şumnu şehrinden göç edip gelmiş
Kırklareli’ne yerleşmiş. Türkiye de Soyadı kanunu çıkınca da Bulgaristan da ki şehirleri olan şehrin ismi olan Şumnu ismini soyadı olarak alırlar. Daha sonraları ozanımızın babası Zeki
Şumnu Suluova şeker fabrikasına işe girer ve Kırklareli’nden göç ederler. Zeki Şumnu Suluova da işe başlar bir yandan da Bektaşi felsefesine yakın olduğundan cemlere, sohbetlere katılır ozanları dinler onlardan feyz alır.
 
O andan sonra da Zeki Şumnu’nun evi âşıkların, ozanların uğrak yeri, konaklama yeri olur.
Tanınmış veya tanınmamış ozanların çoğu evine konuk olmuştur. Âşık Veysel dâhil, Ozanımız
Cihangiray Şumnu (Ozan garip) böyle bir ortamda dünyaya gelir ve konuk olan ozanlarımızı dinleyerek büyür. Âşık Veysel’i de daha 10 yaşında iken böyle bir ortamda tanır ve o küçük yaşına rağmen büyük ilgi duyar.  Şiir yazmaya liseli yıllarında başlar. Önceleri serbest denemeler yaparken çocukluğunda karşılaşmış Olduğu Âşık Veysel’in etkisinde kalarak Halk Edebiyatına ve Halk şiirine geçiş yapar ve ölçülü uyaklı halk şiirin de eserler üretmeye başlar. Küçük yaşta gördüğü Aşık Veysel’den etkilenip halk şiirine başlasa da gerçek özü yakaladığında daha çok Aşık Mahzuni’nin etkisinde kalır ve sonraları onu rehberi olarak görür.
 
Şiir demek duygu demek, yaşayıp hissederek duymak demektir. Yani şiir yazan insan, her zaman, her yer de duygu yüklüdür. Duygulu insanda hümanist yapıya sahiptir. Ozan Garip şiirleri de böylesine duygulu ve bir o kadarda hümanist bir duygu ile dile getirilip kalemden süzülüp damıtılmıştır.
 
   Bu kadar duygulu ve hümanist bir yüreği zorunluluklar gurbete de atmışsa, hatta gurbette zorluklara alıştırmışsa da, o kalemden çıkan şiirlerde mutlaka onları, derdi, çileyi, geçim sıkıntısını, kısacası halkın çektiği zorlukları anlatacaktır. Aynen aşağıda ki dizeler gibi.
 
 
Fani olan dünya değil insandır
Ne gün görür ne de bahara erer!
Asil insan, aslı kamil insandır
Ne gün görür ne de bahara erer!
 
Kimi maldan kimi candan yakınır
Kimi korkar, şaşkın şaşkın bakınır
Kimi her bir işten kendin sakınır
Ne gün görür, ne de bahara erer!
 
Bazen kucak dolu sevgiler saçar
Sevgi tohumuyla çiçekler açar
O çiçekler her gün hazana kaçar
Ne gün görür, ne de bahara erer!
 
Yıllar ekler yaşı bir bir üstüne
İnsanoğlu yükler dert dert üstüne
Siyah saçta aklar tel tel üstüne
Ne gün görür, ne de bahara erer!
 
Asırlardır böyle diye söylenir
Zamanlar içinde zaman körlenir
Kötü bir saniye, ömre gürlenir
Ne gün görür, ne de bahara erer!
 
İşte budur işin özü temeli
Ne çalmadır ne de çırpma ameli
Canların hepsine GARİP demeli
Ne gün görür, ne de bahara erer!
 
Diye devam eden dizeler gibi. Emperyalizmin zulmünü, hayattın kahrını ve zorluğunu anlatacaktır okuyucusuna. Bir türkü tadında,  Anadolu bozkırında üflenen bir kavaldan dökülen nameler gibi, kulağa hoş gelen ve bir şeyler anlatan, okuyanı düşündüren dizeler olacaktır. Okuyanın ufkunu açan, ezilmişliği karşısında başkaldırmayı öğreten, kul olmaktan çıkarıp birey olmayı gösteren birer öğüt niteliğindedir ozan garip şiirleri.
 
 Hiçbir şiir boşa yazılmamıştır. Ozan garip şiirleri de öyle, her şiiri bir duyguyu anlatıyor. Yaşadığı ortamda ki yokluğu yoksulluğu, ezilmişliği, hasreti dile getiriyor. Okuyucuyu, bazen Âşık Veysel’in dünyasına bazen kendisine rehber edindiği Âşık Mahzuni’nin ince ve naif başkaldırısına bazen de Pirsultan Abdal, Köroğlu, Dadaloğlu ve Âşık İhsani’nin isyanına götürüyor. Orada o güzellikleri doyasıya yaşarken bir bakıyorsun Karacaoğlan dizelerinde ki gibi aşk, sevgi özlemiyle doluyorsun, Karacaoğlan’ı canlandırıyorsun gözlerinde. Gözlerin buğulanıyor o an, yüreğinden gelen tatlı bir tebessüm ile kendini Ozan Garib’in dizelerinde buluyorsun, ezilmişliğinle, yoksulluğunla, sevdanla, sevginle, bazen bir yaşam kavgasının içinde bazen de bir sevdanın kollarında buluyorsun. Aşağıdaki şiirde olduğu gibi:
 
 
Bu dizeler bir yaşanmışlığa tanıklık ediyor geçmişten günümüze yansıyan. Ozan Garip de bunun için kelimeleri ince eleyip sık dokuyarak yerleştirmiş dizelerine. Halkın ozanı, halkın gören gözü duyan kulağı olduğu için ona hep doğru ve kalıcı şiirler yazmıştır. Ama bu düzen böyle sürüp gittiği sürece, yaşamının da el verdiğince çok anlamlı ve öğretici, ufkumuzu açıcı şiirlere imza atacaktır Ozan Garip.
 
 Eğer insanoğlu varsa dünyada
Doğruluk dürüstlük olmalı işi !...
Yüz bin çiçekten bal varsa dünyada
Arı gibi özü bulmalı kişi !...
 
Akıl bedenle ruh, tene dolunca
Sıfat alıp yüzden adam olunca
Fikir mayasıyla petek dolunca
Arı gibi özü bulmalı kişi !...
 
GARİP der ki toplum önde gelince
İnsanlık sistemden hakkın alınca
İnsanlar insanı insan bilince
Arı gibi özü bulmalı kişi !
 
 
 Kısacası Ozan Garip şiirlerini inceleyecek olur isek, onda, Pirsultan Abdal’ı, Dadaloğlu’nu, Karacaoğlan’ı, kendi çağımızdan da, Aşık Veysel’i, Aşık Mahsuni’yi ve de Aşık İhsani’yi görürüz. Ama ön plana çıkan Aşık Mahsuni’dir. O nedenledir ki Aşık Mahsuni’yi kendine rehber edinmiştir. Bunu yaparken de Mahsuni’yi iyi anlamış, onu içselleştirmiştir. Ama buna rağmen onun rehberi içinde yetiştiği halktır. Halk olmaz ise halkın ozanı olamaz, halkın ozanı da olmaz ise halk mutlu olamaz, derdini anlatacak sözcüsü olmaz.
Ozan Garip de taşlamada görürüz, Aşık Mahsuni gibi inceden inceye, başkaldırı da görürüz, Pirsultan Abdal gibi, Aşık İhsani gibi. Bunların yanında, doğa sevgisi, insan sevgisi ve aşkta görürüz, Karacaoğlan, Aşık Veysel gibi. Bunların toplamında hümanistliği de görürüz Ozan Garip de. Kendine halkın ozanıyım diyen kişi en önce hümanist olmalıdır. Halkı ile ağlayıp halkı ile gülmek için, yanlışlıkları yermek zalime başkaldırmak için.
 Ozan Garip bazı kendine halk ozanıyım deyip de bir türlü halkın ozanı olamayan ozanlar gibi kendini devlet babaya kul etmemiş, sus dedikleri zaman susmamış, daima halkının yanında olmayı bilmiş, toplumsal olaylara birileri gibi sessiz kalmamış, gerek dizelerinde gerekse sazı elinde meydanlarda sesini yükseltmeyi bilmiştir. Kısacası kendine rehber edindiği Âşık
Mahzuni gibi, zalimin, soyguncunun, talancının kafasına, kafasına sözleri ile vurmuştur. Kısacası halkına sevdalı bir yürektir Ozan Garip. Diline ve yüreğine sağlık dostum iyi ki bu halkın senin gibi bir ozanı var.

 

Komünist Ozan Kul Sefili

04.06.2020

Aktoprak




PDF ANKARA ŞİİRİM

PDF "ANKARA 2" ŞİİRİM





BAŞA DÖN




Yorumlar - Yorum Yaz
KİTAP SATIŞ
Üyelik Girişi
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam43
Toplam Ziyaret154891