Aşık Mahsuni
Üstat Mahzuni Şerif’in sesi ile ilkokul sıralarımda tanıştım. Ağabeyim büyük bir Mahzuni Şerif dinleyicisi ve hayranı idi. Yeni çıkan her plağı mutlaka bizim eve alınırdı. Bizim evde her kes onu can kulağı ile dinlerdi. Birde Ali Rıza amcam vardı Mahzuni Şerif hayranı. Mahzuni Şerif ne kadar plak ve kaset doldurdu ise günümüzde bile kendisinde mevcuttur. Onları canı gibi korur. Bende o plaklardan dinlediğim Mahzuni şerif ustamın sesi ile büyüdüm ve ondan sonrada onu dinlemekten ve izlemekten kopamadım. İyi ki de kopmamışım.
Ankara da okuduğum dönemlerde konserlerine gittim. Onu canlı dinlemekten de çok mutlu oldum. 12 Eylül faşist darbesinden sonra okuldan uzaklaştıktan sonra. Sungurluda çalıştım bir süre ve Ali Rıza amcamlarda kaldım.
Mevsimlerden sonbahardı, amcam eline iki tane konser bileti ile geldi, konsere gider misin dedi. Bende yok dedim, ama Mahzuni dedi, ne diyorsun amca
gitmez olur muyum dedim. Amcam konserde üstat ile tanıştırdı beni. Çok samimi ve içtendi, aynen söylediği türküler gibi. O günden sonra daha çok sevdim Mahzuni ustayı.
Yıl 1989 – 1990 yolumuz halk ozanları kültür derneğinde kesişti usta ile, derneğin genel başkanı idi bende Nesimi Şahindokuyucu’nun isteği üzere üye olmaya gitmiştim. Üyelik işlemlerimi kendi elleri ile yaptı. Mevsim kıştı ve hava soğuktu. Dernekte soba bile yoktu, Dernek emanet olarak O zaman Çankaya belediye başkanı Doğan Taşdelen’in tahsis ettiği Küçükesat semt halinin içinde bir dükkândı. Çünkü bu ülkede halkın ozanına sahip çıkılmıyordu, halkın ozanı kendi imkânları ile bir şeyler yapmaya çalışıyordu. Hiçbir güvencesi yoktu. Ama düzene yalakalık eden sözde ozanım diyenlerde devletten nemalanıp onlara methiyeler diziyorlardı.
Daha sonra dernek adakale sokağa taşındı, nispeten burası iyi idi. Mahzuni hoca burada haftada iki gün, biz bu yola sevdalanmış insanlara ders veriyor türküler söylüyordu.
Tam burada halk ozanı ile halkın ozanı kendini ayrıştırıyordu. Mahzuni de kendini bu ayrışmada halkın ozanı olarak görüyor ve şöyle diyordu.
1- Halk ozanı durup dururken korkmaz ve vicdanında taviz vermez.
2- Halk ozanının canını çekinmeden vereceği tek kapı halk olmalıdır. Çünkü unvanın da (halk ozanı) görevini üstlendiği görülmektedir.
3- Halk ozanı hem devletçi hem halkçı olamaz. Çünkü kendine halk ozanıyım diyenler 1500 yıldır halkına baskı yapan, zulüm yapan devletin karşısına çıktıkları için büyük olmuşlardır.
Mahzuni hocanın bu sözlerinin ne kadar doğru olduğunu da öğrenmiş oluyoruz. Çünkü halkın ozanı sadece halkın ozanıdır. Devlete kapılanmaz, devletten nemalanmaz, nemalanma pahasına halkına sırtını dönmez. İşte Mahzuni Şerif de devlete sırtını dönüp halkına yönünü dönmüş, gerçek bir halk ozanımızdır. Onu tanıma ve onunla aynı dernekte bulunup aynı havayı teneffüs ettiğim için kendimi şanslı sayıyorum onu her zaman kalbimde yaşatmaya çalışıyorum.
KOMÜNİST OZAN
Kul Sefili
Ankara da okuduğum dönemlerde konserlerine gittim. Onu canlı dinlemekten de çok mutlu oldum. 12 Eylül faşist darbesinden sonra okuldan uzaklaştıktan sonra. Sungurluda çalıştım bir süre ve Ali Rıza amcamlarda kaldım.
Mevsimlerden sonbahardı, amcam eline iki tane konser bileti ile geldi, konsere gider misin dedi. Bende yok dedim, ama Mahzuni dedi, ne diyorsun amca
gitmez olur muyum dedim. Amcam konserde üstat ile tanıştırdı beni. Çok samimi ve içtendi, aynen söylediği türküler gibi. O günden sonra daha çok sevdim Mahzuni ustayı.
Yıl 1989 – 1990 yolumuz halk ozanları kültür derneğinde kesişti usta ile, derneğin genel başkanı idi bende Nesimi Şahindokuyucu’nun isteği üzere üye olmaya gitmiştim. Üyelik işlemlerimi kendi elleri ile yaptı. Mevsim kıştı ve hava soğuktu. Dernekte soba bile yoktu, Dernek emanet olarak O zaman Çankaya belediye başkanı Doğan Taşdelen’in tahsis ettiği Küçükesat semt halinin içinde bir dükkândı. Çünkü bu ülkede halkın ozanına sahip çıkılmıyordu, halkın ozanı kendi imkânları ile bir şeyler yapmaya çalışıyordu. Hiçbir güvencesi yoktu. Ama düzene yalakalık eden sözde ozanım diyenlerde devletten nemalanıp onlara methiyeler diziyorlardı.
Daha sonra dernek adakale sokağa taşındı, nispeten burası iyi idi. Mahzuni hoca burada haftada iki gün, biz bu yola sevdalanmış insanlara ders veriyor türküler söylüyordu.
Tam burada halk ozanı ile halkın ozanı kendini ayrıştırıyordu. Mahzuni de kendini bu ayrışmada halkın ozanı olarak görüyor ve şöyle diyordu.
1- Halk ozanı durup dururken korkmaz ve vicdanında taviz vermez.
2- Halk ozanının canını çekinmeden vereceği tek kapı halk olmalıdır. Çünkü unvanın da (halk ozanı) görevini üstlendiği görülmektedir.
3- Halk ozanı hem devletçi hem halkçı olamaz. Çünkü kendine halk ozanıyım diyenler 1500 yıldır halkına baskı yapan, zulüm yapan devletin karşısına çıktıkları için büyük olmuşlardır.
Mahzuni hocanın bu sözlerinin ne kadar doğru olduğunu da öğrenmiş oluyoruz. Çünkü halkın ozanı sadece halkın ozanıdır. Devlete kapılanmaz, devletten nemalanmaz, nemalanma pahasına halkına sırtını dönmez. İşte Mahzuni Şerif de devlete sırtını dönüp halkına yönünü dönmüş, gerçek bir halk ozanımızdır. Onu tanıma ve onunla aynı dernekte bulunup aynı havayı teneffüs ettiğim için kendimi şanslı sayıyorum onu her zaman kalbimde yaşatmaya çalışıyorum.
KOMÜNİST OZAN
Kul Sefili
Ezilenler birleşelim
Durmayın bakın ne olur
Sizi ezenlere Selamlar,
Vermeyin bakın ne olur
Şöyle bir ay et yemeyin
İşe güce de gitmeyin
Kasap bakkal ellemeyin
Sormayın bakın ne olur
Hamallar atsın yükünü
Onlar götürsün tekini
Tarlada kalsın ekini
Dermeyin bakın ne olur
Dost Mahsuni cav cav etmez
Aslan kükrer mırnav etmez
İnsan dili hav hav etmez
Ürmeyin bakın ne olur